21.5.09

Coraline :: Gerçek anan gibi yâr, evin gibi de diyâr olmaz


Petrol yeşili tırnaklarıyla aynı renkte olan parlak saçlarının arasından adeta fırlayan kepçe kulakları, çubuk boynu ve bacaklarına nispeten oldukça iri kafasıyla pek de güzel denemeyecek, ama şirinliğine de laf söylenemeyecek on bir yaşında bir kız çocuğudur Coraline..

Dışa dönük, meraklı, macera ve arkadaş sever bir kız olan Coraline, şu sıralar, anne ve babasıyla birlikte yeni taşındıkları 'perili köşk' misali eve ve çevresine alışmaya çalışmaktadır..

Çok sevdiği arkadaşlarını geldiği şehirde bırakmış olmaktan dertli kızımızın, ninesiyle yaşayan aynı yaşlardaki, şakacı, yaramaz ve eğri boyunlu bir oğlan olan Wybie Lovat ile onun çirkin mi çirkin kara kedisiyle (Pek anlaştıkları söylenemese de) arkadaş olmaktan başka çaresi yoktur..

Evde bilgisayar karşısında yoğun bir çalışma temposuyla kitap yazan, bu arada, bir türlü beceremediği iğrenç yemekler yaparak, evdekilerin yemek ihtiyacını gidermekten de geri durmayan bir babaya; babadan da yoğun çalıştığından, eviyle de, kızıyla da pek ilgilenemeyen bir anneye sahip Coraline, babasının 'baştan savıcı' önerisi üzerine ve kendisini oyalayabilecek bir şeyler bulmanın da hayaliyle, bu eski evin odalarını bir bir incelemeye başlar..

Ayrıca, hepsi de birbirinden ilginç ve eksantrik olan yaşlı komşularla da tanışmıştır: Birlikte yaşayan ya da didişen iki kadın aktris Bayan Spink ve Bayan Forcible; muhteşem bıyığı ve bilcümle vücut kıllarıyla maruf, yerinde duramayan bir sirk cambazı olan Bay Bobinsky..




Evde yaptığı araştırmalar sonucunda, kilitli ve saklı ama fazlaca da gizlenememiş küçük bir kapı bulan Coraline, burayı açtığında körük tertibatlı ve elbette sihirli bir koridorla karşılaşır..

Orayı da geçen küçük kız, 'gerçek ve sıkıcı' evinin ve de yaşantısının tam tersi bir yere ulaşır: Ebeveyni dahil tanıştığı bütün herkesin, tam da arzuladığı gibi davrandığı, ona sevgide ve hizmette kusur etmediği, cıvıl cıvıl, rengarenk, cennet gibi bir dünya..

Anne ve babasının, kendisiyle yakından ilgili, şefkatli, üstelik de neşeli -düğmeden gözleri hariç tıpkısı olan- bu versiyonları oldukça şüphe çekicidir belki ama; bir nevi mutluluk sarhoşluğu içindeki Coraline, ne şüphelenecek ne de gerçekleri görebilecek bir halet-i ruhiye içindedir: Varsın, bunların da gözleri düğmeli olsun canım!.

Birkaç gün sonra 'düğme göz' olma sırası kendine geldiğinde ise bazı olumsuz gelişmeler için artık gecikilmiştir belki ama, şirin kızımızın da gözü sonunda açılmıştır.. Haydi, gazan mübarek ola Coraline!.



It's Koralayn, not Koralin.. Koralayn.

Bir babanın, yani yazar Neil Gaiman'ın küçük kızı için: "Ananın babanın kıymetini bil, onlara isyan etmeye kalkışma; emi benim güzel evladım" temalı -biraz da ileriye yönelik- bir hesapla yazdığı belli olan bu öyküyü, yönetmen Henry Sellick iki farklı yapım tekniğiyle, başarılı bi şekilde beyaz perdeye taşımış..
Yapım tekniğinin ilki, tam anlamıyla, deliye pösteki saydırma işi gibi duran ‘stop-motion’ (Ki böyle mükemmelini görebileceğimi pek tahmin edemezdim), diğeri de, filme çarpıcı bir derinlik kazandırdığı anlaşılan, '3-D' tekniği idi..

Kullandığı fantastik unsurlarla da desteklenen, çağdaş bir 'Alis Harikalar Diyarında' özelliği gösteren, hatta 'korku-masal' türüne yakınlığı ve gizemiyle, Harry Potter'ı dahi akla getiren Koralin ve Gizli Dünya, kahramanlarını oluşturan kuklaların giyimleri, aksesuarları ve de yaratılan tüm çevrenin mükemmelliğiyle, komple bir sanat eseri olarak göz kamaştırıyor..

"Hakiki anan-baban gibi yâr, kendi evin gibi de diyâr olmaz.. Otur oturduğun yerde sevgili yavrucuğum" ana fikirli; "seni dünyaya getirip besleyen, büyüten -şefkatinden sual olunmaz- annen ve baban, malum hayat şartları gereği seninle yakından ilgilenemeyebilirler, sana her daim bir sirk gösterisi sunarak eğlendiremeyebilirler.. Sık dişini, dayan; zaten şunun şurasında en fazla 5-6 yıl sonra ne anneni gözün görecek, ne de babana -parası dışında- ihtiyacın olacak a benim kepçe kulaklı evladım..
Bunları bahane ederek sakın onlara sırtını dönüp de eğlencenin falan dibine vurmaya kalkışma.. ya da kalkış da gör ananın düğmeli gözünü!" mealinde bir baba zikirli film, bu haliyle -mevcut şartlarda gerekli olduğu da yadsınamaz- evrensel bir muhafazakarlığın sözcülüğünü yapmakta..

Filmin bu görevini, çevreye ya da seyircisine hiçbir rahatsızlık vermeden; 'resmi ya da didaktik' bir sıkıcılığa da düşmeden gayet başarıyla yerine getirdiği de bir gerçek..




Son olarak, filmin adını 'Koralin ve Gizli Dünya' olarak Türkçeleştirmiş, pek değerli film ithalatçılarımıza sormak isterim: Madem kahramanın adını dahi Türkçeleştireceksin, neden bunu bile doğru dürüst beceremiyorsun, ha adamım?.

Dublajda bile kıza Koralayn olarak hitap ediliyorsa ki ediliyor, öyleyse Koralin ne?
Olmadı, şirin kahramanımız gibi ben de sizi uyarayım bari:
"It's Koralayn, not Koralin.. Koralayn!."

4  /5


(İş bu yazı Tersninja.com'da yayınlanmıştır)