11.7.17

Spider-Man: Homecoming / Örümcek-Adam: Eve Dönüş


“Örümcek-Adam bir ikon, tüm zamanların en büyük süper kahramanlarından biri. Nihayet onu evine, Marvel Sinema Evreni’ne getirebiliyoruz.”
– Kevin Feige (Marvel Stüdyoları Başkanı ve Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün Yapımcısı)

İlk olarak Captain America: Civil War’da hayranlarının karşısına sansasyonel bir şekilde çıkan genç Peter Parker / Örümcek-Adam (Tom Holland), Marvel Sinema Evreni’ne (MSE) Örümcek-Adam: Eve Dönüş’le giriş yapıyor.

Tüm dünyanın kucak açtığı Örümcek-Adam, tarihteki en popüler çizgi roman kahramanı ve Marvel çizgi romanlarının baş tacı.
Şimdi, taze soluklu, eğlenceli ve yenilikçi bir filmle eve dönüyor.
Marvel Stüdyoları’nın yapımını gerçekleştirdiği filmde, çizgi romanların Peter Parker’ını ilk kez diğer MSE kahramanlarıyla birlikte görüyoruz.

Yenilmezler’le yaşadığı maceradan mutluluk duyan Peter, halası May’le (Marisa Tomei) birlikte, yeni akıl hocası Tony Stark’ın (Robert Downey Jr.) yakın denetimi altında yaşadığı evine geri döner.
Peter günlük hayatına –dostane bir Örümcek-Adam’dan fazlası olduğunu kanıtlaması gerektiği düşünceleriyle dikkati dağılsa da– geri dönmeye çalışır; fakat Vulture (Michael Keaton) yeni bir kötü adam olarak ortaya çıktığında, Peter’ın hayatında en önemli gördüğü her şey tehlike altına girecektir.
Kendisine meydan okunan Peter’ın olması gereken kahramana dönüşmesinin zamanı gelmiştir.




Columbia Pictures bir Marvel Stüdyoları ve Pascal Pictures yapımı olan Örümcek-Adam™: Eve Dönüş’ü sunar.
Başrollerini Tom Holland, Michael Keaton, Jon Favreau, Zendaya, Donald Glover, Tyne Daly, Marisa Tomei ve Robert Downey Jr.’ın paylaştığı filmi Jon Watts yönetti.

Filmin senaryosunu Jonathan Goldstein, John Francis Daley, Jon Watts, Christopher Ford, Chris McKenna ve Erik Sommers, hikayesini ise Jonathan Goldstein ve John Francis Daley kaleme aldı.
Marvel Çizgi Romanı’na ve Stan Lee ile Steve Ditko’nun yarattığı karaktere dayanan filmin yapımcılığını Kevin Feige ve Amy Pascal, yönetici yapımcılığını Louis D’Esposito, Victoria Alonso, Patricia Whitcher, Jeremy Latcham, Stan Lee, Avi Arad ve Matt Tolmach, ortak yapımcılığını ise Mitch Bell, Eric Hauserman Carroll ve Rachel O’Connor gerçekleştirdi.

Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün kamera arkası yaratıcı ekibi, görüntü yönetiminde ASC ve AIC üyesi Salvatore Totino, yapım tasarımında Oliver Scholl, kurguda ACE’den Dan Lebental ve Debbie Berman, kostüm tasarımında ise Louise Frogley’den oluşuyor.
Filmin görsel efektler amirliğini Janek Sirrs, müzik amirliğini de Dave Jordan üstlendi.


FİLM HAKKINDA

Örümcek-Adam: Eve Dönüş’te, Peter Parker çizgi roman tarihinin en popüler karakteri ve Marvel Sinema Evreni’nin bir parçası olarak Yenilmezler’e katılmaya çabalar. Marvel’ın en değerli üyesi olan Örümcek-Adam geçen yaz Captain America: Civil War’da küçük bir rolle MSE’de boy gösterdi. Karakterin yeni vizyonuna gerek eleştirmenler gerek hayranlardan gelen yoğun olumlu tepki ilgi iştahları kabarttı. Bunun üzerine, Sony Pictures ve Marvel Stüdyoları bu yeni macera için işbirliği yaptılar.

Örümcek-Adam’ı canlandıran Tom Holland, Peter’ın, idolü olan kahramanlara katılmadan önce, yüzleşmesi gereken birçok zorluk olduğunu belirtiyor: “Peter Civil War’da Yenilmezler’in yanında savaşırken hayatının en güzel zamanını geçirdikten sonra birden bire yapacak hiçbir şeyi yokmuş gibi hissediyor” diyen Holland, şöyle devam ediyor: “Tony Stark ona dost canlısı, mahallenin çocuğu bir Örümcek-Adam olma görevi veriyor; yani kedileri ağaçtan indirmek, yaşlı hanımların karşıdan karşıya geçmesine yardım etmek, küçük hırsızlıkları engellemek gibi fazla riskli olmayan şeyler yapmasını söylüyor. Ama sonra Örümcek-Adam yüksek teknolojili silahlara denk geliyor ki bu da onu yeni beceriler ve güçler edinme ve bunlarda uzmanlaşma yoluna sokuyor.”

Örümcek-Adam, eğer bir Yenilmez olma liyakatini kanıtlayacaksa, başka kimseye benzemeyen bir akıl hocasına yönelmek zorundadır. “Tony Stark’ın Peter Parker’a süregiden bir ilgisi var” diyor Robert Downey Jr. ve ekliyor: “Yeni bir kostüm ve teknolojiyle performansını arttırması için Peter’a yardım ediyor. Fakat bir yandan da onu yakından gözlüyor ve Yenilmezler’e layık bir potansiyel aday olduğundan emin olmaya çalışıyor.”

Marvel Stüdyoları başkanı yapımcı Kevin Feige için, bu karakteri Marvel Sinema Evreni’ne izleyicilerin daha önce hiç görmediği, orijinal bir şekilde katmak birinci öncelikti. Feige bu konuda şunları söylüyor: “Son 15 yılda, Marvel Sinema Evreni’ni pek çok karakter ve filmle kurduk; şimdi de Peter Parker/Örümcek-Adam’ı bu evrene ilk kez takdim etme fırsatımız oldu. Heyecan verici bir durum bu çünkü çizgi romanlarda aslen en başından itibaren böyle olmuştu: Örümcek-Adam çizgi romanlara tek başına bir kahraman olarak değil, Tony Stark, Yüzbaşı Amerika ve Yenilmezler’in hepsinin olduğu bir dünyaya girmişti. İşte şimdi ilk kez, bir filmin bütününde buna tanık oluyoruz. Dolayısıyla, filmimiz taze soluklu ve yeni.”

Yapımcı Amy Pascal daha önce görülmemiş bir işbirliğinden söz ediyor: “Bu film Sony ile Marvel’ın yakın işbirliğinin eseri. Bir Sony filmi ve bir Marvel yapımı. Hepimiz bir araya geldik ve Örümcek-Adam’ı çizgi romanların her zaman ait olduğu MSE’ne koyabilirsek bunun herkes açısından bir kazanç olacağına karar verdik. En büyük kazanan da Örümcek-Adam hayranları olacak çünkü sonunda uzun zamandır bekledikleri bir şeyi görecekler.”

Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ü yöneten Jon Watts, “Örümcek-Adam’ı MSE’ye koymak bir hikaye anlatıcı olarak kendi adıma en güzel şey” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Özgün hikayeyi korumak ve aynı zamanda 16 yaşında bir çocuğun neden süper kahraman olma fikrine kapıldığını açıklamak zorunda kalmadık. Captain America: Civil War’da büyük bir yükün altına girmiş ve bunu çok ekonomik ve güzel bir şekilde yapmışlardı. Örümcek-Adam zaten MSE’nde büyümüş; Peter Parker daha sekiz yaşındayken, televizyonda Tony Stark’ın ‘Ben Demir Adam’ım’ deyişini izlemiş. Dolayısıyla, süper kahramanların var olduğu bir dünyanın mevcudiyeti bizim bu konulara eğilmek için zaman ayırmak zorunda olmamamız anlamına geldi. Bu sayede, doğrudan işin eğlenceli kısmına dalabildik.”




Seri için taze soluklu yeni bir hikaye yaratma ve tarzı koruma ilkesine uygun olarak, yapımcılar filmi yönetmesi için Watts’ı seçtiler. Watts’ın azmi ve daha önceki çalışmaları Feige ve Pascal’ı onun bu proje için doğru kişi olduğuna ikna etti. “Kevin’la birlikte Jon’un yazıp yönettiği Cop Car isimli bir kısa film izledik” diyen Pascal, şöyle devam ediyor: “Son derece etkileyiciydi. Aslında oyuncu olmayan iki çocuktan müthiş performanslar elde etmeyi başarmıştı. Çok sağlamdı; o çocuklara bayılıyordunuz. Jon bir hikayeyi aksiyon aracılığıyla anlatabilmek gibi o ender görülen niteliğe sahip olduğunu ortaya koyuyordu.”

Feige ise şunu ekliyor: “Bizim için önemli olan, Jon’un büyük bir aksiyon sekansını çekebileceğini kanıtlaması değildi; çünkü bunu pek çok yönetmen yapabilir. Bize bir şey gösterdiği her seferde Peter Parker’ın kendisinden gelmiş gibi görünen bir ruh ve mizah sunuyor olmasıydı önemli olan.”

Watts için Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün yönetmenliğine seçilmek Marvel Stüdyoları başkanı Kevin Feige’le ilk buluştuğunda mümkün olduğunu asla tahmin edemeyeceği bir şeydi: “Marvel beni toplantıya çağırdığında, sadece nasıl biri olduğumu görmek için diye düşündüm.  Sonra, Örümcek-Adam’la neler yapmak istediklerinden, Sony ile Marvel’ın işbirliği yaptığı bu müthiş fırsattan söz ettiler. Oradan ayrılırken müthiş heyecanlıydım ve evet diyene kadar onları sıkıştırdım.”

Watts’ın filmi Cop Car Hollywood’un toplantı salonları ve yaratıcı stüdyoları için etkili bir yapımdı. “Bana kalırsa insanların Cop Car’a hakikaten olumlu tepki vermelerinin nedeni performansların gerçek çocukların konuşacağı ve davranacağı şekilde olmasıydı” diyor Watts ve ekliyor: “Lisede olmanın, beyninizin henüz bir yetişkininki gibi çalışmadığı bir yaşta olmanızın nasıl bir şey olduğunu sahiden hatırlıyorum; çok çarpık ve özel bir düşünce biçiminiz oluyor. Hikayeye ve filme enjekte etmek istediğim şeylerden biri buydu.”

Watts, ayrıca, kendi gençliğiyle benzerliğinden dolayı Peter Parker’la özellikle kişisel bir şekilde de bağ kurdu. “Peter Parker’a her zaman sempati duymuşumdur çünkü lisede ben de bilime meraklı bir inektim, tıpkı örümcek tarafından ısırılmadan önce Peter’ın olduğu gibi. Kimyayı seviyordum ve üniversitede kimya mühendisliği okuyacaktım. Öğle tatilimi kimya odasında geçirirdim. Arkadaşlarım da kimya, fizik gibi konulara meraklılardı… tam bir inek grubuyduk” diyor yönetmen.

Watts sözlerini şöyle sürdürüyor: “Örümcek-Adam’ın becerilerine sahip olduğunuzu bir hayal edin: Gününüzün her anını Örümcek-Adam olacağınız süreyi arttırmak için harcardınız çünkü bu, dünyanın en güzel hissi olurdu. Elbette, bir süper kahraman olmanın sağladığı güç, beraberinde bir sürü sorumluluk getiriyor ama bir yandan da bir binadan diğerine sallanmanın ne kadar eğlenceli olacağını hatırlamak da önemli. Bu harika bir yin-yang etkisi: Bir tarafta sahip olduğunuz yeteneklerden kaynaklanan sıkıntılar ve stres; diğer tarafta ise eğlence ve heyecan.”




“Yaptığımız şeyin özdeşleşilir bir Örümcek-Adam hikayesi anlatmak olduğunu umuyorum” diyen Pascal ise, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Peter Parker karakterinin en harika yanı her zaman bizlerle aynı umutlara, hayallere ve sorunlara sahip olması. Bu sayede, izleyiciler anında Peter Parker’la özdeşleşebilecek ama aynı zamanda Örümcek-Adam’ın daha önce ait olmadığı bir dünyada etkileşmesine tanık olacaklar.”

Feige şunları söylüyor: “Örümcek-Adam’ı Civil War’da takdim ettik. Böylece onun ile oradaki diğer kahramanların arasındaki şakalaşmayı, eğlenceyi ve zıtlığı görebildiniz. Ama şimdi Peter tüm o rock yıldızlarıyla vakit geçirdiği, tüm zamanların en güzel tatilinin ardından liseye dönmek zorunda. Bu durum onun sorununu daha da pekiştiriyor –bu benim de kesinlikle yaşadığım ve liseye giden pek çok kişinin de yaşadığına inandığım bir sorun. ‘Bundan sonra beni bekleyen bir şey var mı?’ Fakat Peter tatilde yaşadıklarından dolayı onu bekleyen bir şeyin olduğunu biliyor. Hazır olduğunu düşünüyor; ama tabi yaşınız on beşken çoğu zaman gerçekte hazır olmadığınız şeylere hazır olduğunuzu düşünürsünüz. Filmin eğlencesi, Peter Parker’ın özdeşleşilebilirliği burada. Bizim bu filmi yapma ve Örümcek-Adam’ı sinemaseverlere Marvel Sinema Evreni’nin lensinden gösterme amacımız işte buydu.”

Yapımcılar rol için bu hikayedeki karakterin gerektirdiği gençliğe sahip bir aktör ararken Tom Holland’ı buldular. Feige bu konuda, “Bu filmdeki karakter orijinal çizgi romanlardaki haliyle yazıldı. Tom Holland’ı buluşumuz bir mucize gibiydi; çünkü o kesinlikle on beş yaşında görünebilen ve davranabilen biriydi. Onu iyi görünen ama on beş yaşında olmayan diğer süper kahramanlarımızla bir tezat olarak kullanmak istedik” diyor.

Gerçekten de, Peter’ın filmde bir kahramana dönüşürkenki gelişimi yaşına mükemmel şekilde uymaktadır. Yönetmen Jon Watts’a göre, “Peter Parker Örümcek-Adam olmayı seviyor ama Peter Parker olmayı o kadar da sevmiyor. Peter Parker onun eskiden olduğu her şeyi temsil ediyor: Uyumsuz, tuhaf bir inek öğrenciyi. Ama şimdi önünde Tony Stark, Yüzbaşı Amerika ve tüm Yenilmezler’le birlikte takılacağı yepyeni bir hayat uzanıyor. Bu yepyeni güçlere ve bağlantılara sahip olmasına rağmen, Peter Parker olarak kendiyle barışmış değil. Filmde Peter’ın yolculuklarından biri, Peter Parker olarak kimliğini gerçekten çözmediği sürece, yüzünü ileriye dönüp Örümcek-Adam olamayacağını fark etmesi.”

Örümcek-Adam’ı canlandırmak Holland’ın uzun süredir hayalini kurduğu bir şeydi. “Beş yıl önce, Londra’daki Empire Ödülleri törenindeydim. Muhabirlerden biri, ‘Eğer bir süper kahramanı canlandıracak olsan, hangisini canlandırmak isterdin?’ diye sordu. ‘Önümüzdeki on yıl içinde, Andrew Garfield’den sonraki Örümcek-Adam olmak isterdim’ dedim. Böylesine kısa sürede bunun gerçekleşeceğini asla tahmin edemezdim.”

Holland kendi kayıtlarını birkaç kez göndermesinin ardından son bir sınav olarak Robert Downey Jr.’la buluştuğunu belirtiyor. Ancak, Tony Stark’la buluşmasından önce, olabilecek ikinci en iyi şeyi yaşadığını aktarıyor. “Aslında ilk önce Robert’ın dublörüyle buluştum; Robert’a çok benziyordu. ‘Vay canına, gerçek hayatta sahiden çok farklı görünüyor’ diye düşündüm ve onunla buluşma gerginliğimi bir anda üzerimden atıverdim. Robert içeri girdiğinde, doğaçlama yaptık ve birbirimize takıldık. Harikaydı.”




Demir Adam’ın kendisi de oyuncu seçimini desteklediğini şöyle ifade ediyor: “Tom Holland bu rol için mükemmel bir aktör. Coşkulu, parlak ve yetenekli. Üstelik, dans ve akrobasi altyapısından ötürü fiziksel becerileri çok gelişmiş bir genç. Karaktere yeni bir bakış açısı için gerekli tüm öğelerin doğru bileşimine sahip.”

Amy Pascal da benzer görüşte: “Tom oyuncu seçmeleri sürecinde inanılmazdı. Peter Parker’a çizgi romanlara çok uygun olan bambaşka bir nitelik kattı. Birçok gencin kayıtlarını değerlendirdik ama Tom’u Robert Downey Jr.’la birlikte monitörde gördüğümüz ilk saniyeden itibaren aradığımız aktörün o olduğunu biliyorduk.”

Kevin Feige ise şunu ekliyor: “Tom Holland’ın Robert Downey Jr.’la ilk buluşmasındaki enerji, Peter Parker’ın Tony Stark’la buluşmasından istediğimiz enerjiyle birebir örtüşüyordu. Seçmelerde kullanılan sahne Captain America: Civil War’daki banyo sahnesiydi. Dolayısıyla, o filmde Peter Parker ile Tony Stark arasında kurduğumuz ilişkinin devam etmesini istedik.”

“Tom Holland’ın şaşkın bir masumiyeti var; uyumsuz ve sakar görünüyor ama özünde doğruluk ve derin bir ahlak anlayışına sahip olduğunu hissediyorsunuz. Bu çocuğun kendi ayakları üzerinde durduğunu ve sahneyi hayata geçirdiğini görmek etkileyiciydi” diyor Watts ve ekliyor: “Sahnede yalnızca üçü vardı: Marisa Tomei, Robert Downey Jr. ve Tom Holland. Yine de öylesine canlı ve heyecan verici bir sahne oldu ki Örümcek-Adam: Eve Dönüş’te hikayeyi nerelere götürebileceğim konusunda çok sayıda olasılığın kapılarını açtı.”

Holland, yönetmenle arasındaki alışverişin doğal, organik ve kolay olduğunu ifade ediyor: “Jon işbirliğinde harika: Karakterin beyaz perdeye taşınmasında kendi versiyonunuzu ve kendi sesinizi kullanmanıza izin veriyor. O oyuncu merkezli bir yönetmen. İkimiz de boyumuzdan biraz daha derin sulardaydık. Ben hiç bu kadar büyük çaplı bir filmde rol almamıştım, o da bu kadar büyük çaplı bir film yönetmemişti. Bu yüzden, birbirimize olabildiğince yardım ettik ve yapım süresince oldukça güzel bir ilişki kurduk.”

Örümcek-Adam: Eve Dönüş, aksiyonu, Captain America: Civil War’da destansı savaşın ardından Tony Stark’ın bu “Yeniyetme”yi Queens’deki evine geri getirdiği yerden devralıyor. “Peter, gerçekten de Tony Stark’ın kendisi için akıl hocası olduğuna inanıyor; Tony de Peter’dan hakikaten hoşlanıyor ama çocuk bakıcılığı yapmaya niyeti yok” diyor Feige ve ekliyor: “Tony, Peter’ın tek başına neler yapabileceğini görmek için ona el uzatıyor.”

Peter, Stark Industries’deki “stajının” sadece bir başlangıç ve Yenilmezler’in tam bir üyesi olabilmesi için bir sınav olduğuna inanmaktadır. Fakat örümceğin uçmadan önce emeklemeyi öğrenmesi gerekmektedir. Holland bunu şöyle açıklıyor: “Civil War’daki büyük savaşı Peter’ın bakış açısıyla görmek için zamanda geri gidiyoruz. Peter o dönemde Happy’yle birlikte özel bir uçakta uçuyor, muhteşem bir otel odasında kalıyor ama sonra birden bire kendini metroda okula geç kalırken buluyor. Kimse onu arayıp başka bir görev vermemiş. İşte tezat burada: Yaz kampındaki çocuk aniden okula geri dönüyor.”




Holland şöyle devam ediyor: “Tony, Peter için adeta bir baba figürü oluyor. Peter daha büyük görevler üstlenmek için yeterince olgun ve bilge olduğunu Tony’ye kanıtlamaya çalışıyor ama Tony onu sürekli geri çevirip, henüz hazır olmadığını söylüyor. Bana kalırsa Peter’ı muhtemelen yanlış yola sürükleyen esas neden bu. Ancak ve ancak bunun sonrasında neyin ne olduğunu anlıyor ve Peter Parker’ın neden MSE’nin en güçlü ve sevilen süper kahramanı olduğunu anlıyoruz.”

Peter Parker, Tony Stark’ta bir baba figürü görse de, aslında ona çok değer veren bir başka vasisi vardır: May halası. Tony Stark, Peter Parker’a süper kahraman güçlerini geliştirmesi için yeni kostüm ve teknoloji sağlayarak yardımcı olurken, May hala Peter’ın rehber ışığıdır.

“May hala karakteri Peter Parker için çok önemli” diyor ortak yapımcı Eric Hauserman Carroll ve ekliyor: “Bu anlatımda hepimizin hemfikir olduğu şey, karakterin daha çok abla gibi ya da yaşça Peter’a çok daha yakın olması gerektiğiydi.”

Kevin Feige, “May halayı hâlâ hayatta kendi yolunu bulmaya çalışan genç bir bekar anne olarak nasıl gösterebilirdik?” diye soruyor ve şunları söylüyor: “Geçmişte Peter’ı yanına alıp yetiştirerek oldukça müthiş bir şey yaptığı açık. Genç kadının geçmişinde trajediler olduğunu hissettiriyoruz ama nihayetinde, o da, tıpkı Peter gibi, kendi yolunu bulmaya çalışan bir insan. Bu durum karakterde çok daha güncel bir gelişim yaratıyor.”

Yapımcılar bu düşünce doğrultusunda rolü Oscar® ödüllü Marisa Tomei’e verdiler. “Pek çok açıdan Peter’ın vicdanı olan May halanın ruhunu aldık ve onu bir takım şeylerle Peter’la aynı şekilde mücadele ederken gösterdik. Bence karakteri daha genç ve modern kılmak bu duyguyu canlı tutmak için harika bir yol” diyor Watts.

Tomei bu konuda şunları söylüyor: “Örümcek-Adam tarihçesine uygun olarak, May hala annelik görevlerini üstleniyor ve Peter’a rehberlik ediyor. Yine bunun bir uzantısı olarak, Queens’de, May ve Peter olarak baş başa yaşıyoruz. May’in bütün gayreti onu birazcık kabuğundan çıkmaya cesaretlendirmek. Peter süper çalışkan ve çok zeki. Bu harika bir şey ama May onun biraz daha fazla eğlenmesini ve hayatı biraz daha fazla deneyimlemesini istiyor.”

Bu filmdeki May hala bir ergen yetiştirmekte olduğu için kendi gençliğiyle çok daha bağlantılı. “İlişkileri çok yakın ve sevecen; May gerçekten de Peter’a değerler kazandıran kişi. Ama Peter’ın ondan bir şeyler sakladığını hissedebiliyor” diyor aktris ve ekliyor: “İçinden neler geçebileceği konusunda endişeli çünkü lisenin çok zor ve rahatsız bir dönem olabileceğini biliyor. Elbette, May onun aslında bir süper kahraman olduğunu sakladığını hiç bilmiyor.”

Tomei, ayrıca, May’in Tony Stark’la temkinli bir ilişki içinde olduğunu belirtiyor: “May, Peter’ın Stark Industries’de stajyer olduğunu sanıyor ve bundan ötürü büyük mutluluk duyuyor çünkü Peter bu sayede hem Tony Stark gibi birinden bir şeyler öğrenebilir hem de Tony Stark ona akıl hocalığı yapabilir. May bir süredir Tony Stark’ı takip etmiş ve onun son derece kapitalist birinden kendi kefareti için iyilikler yapan birine dönüştüğünü gözlemlemiş. Fakat yine de onun Peter’ı nasıl etkilediğini yakından izliyor ki Peter bir işkolik olmasın. O hâlâ çocukluktan erkekliğe geçiş evresinde ve kendi iç dünyasını keşfetmek, yeri geldiğinde sadece çocuk olmak için fırsat bulabilmeli.”

Peter bağımsızlık isteyince, Tony de May de onun bunu nasıl değerlendireceğini görmeye istekli olurlar… fakat bu özgürlük onu doğrudan yeni ve tehlikeli bir kötü adamın, Vulture’ın (Akbaba) yoluna iter. Vulture-Adrian Toomes’u Oscar® adayı Michael Keaton hayata geçirdi. “Michael’ın bugüne kadarki çalışmaları muhteşem” diyen Feige, şöyle devam ediyor: “Onu rol için mükemmel kılan pek çok niteliğe sahip. Ayrıca, daha önce Batman ve Birdman’i oynamış olmasının eğlenceli ve manidar bir yanı var. Kariyerinde müthiş bir noktada; canlandırdığı rollere öylesine büyük bir ağırlık katıyor ki bu karakteri beklentilerimizin çok ötesinde bir seviyeye çıkardı.”




Holland uzun zamandır Keaton’ın hayranı olduğunu ama ilk buluşmalarında önceliklerinin iş olduğunu açıklıyor: “Daha Beetlejuice’tan beri Michael’ın çok büyük bir hayranıyım. Onunla ilk buluştuğumda, bütün filmin en yoğun sahnesini çektik. Öylesine korkutucuydu ki… Dürüst olmak gerekirse benim adıma çok az oyunculuk gerektiren bir sahneydi çünkü Michael öylesine yoğun bir şekilde role odaklanıyordu ki gerçekten gözüm çok korktu. Ama kendisi çok yardımsever ve verici bir oyuncu. Onun varlığı filmde çıtayı ve aksiyonu gerçekten yükseltti.”

Örümcek-Adam: Eve Dönüş, önceki MSE filmlerinin bıraktığı noktadan devam eder. Yenilmezler’in savaşları her ne kadar heyecan verici idiyse de, sıradan New Yorklular temizlenmesi gereken bir pislikle baş başa bırakılmıştırlar ve bu çabaları hâlen devam etmektedir. Restorasyon çabası Adrian Toomes için çok iyi olmuştur; çünkü sahibi olduğu şirket, enkazın arasında kalmış uzaylı araç gereçlerini ve silahlarını toplamakla görevlendirilmiştir… ta ki Tony Stark gelip hükümetle ortaklaşa Hasar Kontrolü Merkezi’ni (HKM) kurarak Toomes’un elinden tüm işi alana dek.

“Toomes müthiş bir şirket kurmuş, çok çalışkan bir adam” diyen Keaton, şöyle devam ediyor: “Varlıklı değil ama çok çalışıyor; Yenilmezler’in bazı maceralarının neden olduğu yıkımı temizliyor. Fakat bu temizlik işinin Tony Stark’ın gözetiminde yapılacağına dair emir geldiğinde, Toomes bunun neresi adil diye düşünüyor?”

İşte kahramanları kötü adamlardan ayıran budur. Toomes ailesinin geçimini sağlamaya devam etmek için umutsuzdur. Bu yüzden egzotik uzay teknolojisini çalar ve hatta HKM kamyonlarını soymaya devam etmek için kendine ve adamlarına kanatlı kostümler üretir –elde ettikleri ganimetleri karaborsada silah olarak satmak üzere farklı amaçlara yönelik olarak yeniden üretirler. “Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün MSE’nde başlangıç seviyesinde bir süper kahraman filmi olmasını istedim; bu yüzden başlangıç seviyesinde bir kötü adama ihtiyacım vardı” diyen Watts, şöyle devam ediyor: “İnsanların özdeşleşebildiği sorunları olan kötü adamlar fikri gerçekten hoşuma gitti. Burada konu dünyayı ele geçirmek değil; çılgınca bir intikam senaryosu değil; burada konu geçinecek kadar paranın olmaması ve bu dünyada gerçekten bir yer edinmek istemek.”

“Vulture’ı havalı yapan şey, bence Bruce Wayne’i havalı kılan şeyle aynı: Kıyafetini, zırhını ve diğer ihtiyaçlarını kendi üretiyor” diyor Keaton ve ekliyor: “Doğuştan gelen herhangi bir süper gücü yok; işine yarayan pek çok şeye sahip olsa da, o sadece bir insan.”

Pek çok aktör kötü adamı oynamaya davet edildiklerinde karşılarındaki zorluğun karakterdeki evrensel dürtüyü bulmak ve yanlış yönlenmiş yaklaşımlarına ikna olmak olduğunu söyleyecektir. Keaton da bu görüşe katılıyor: “Hikayenin altında yatan konunun neredeyse havalı olan yönü, Peter’ın bazı açılardan büyük resmi görememesi; Toomes dünyanın nasıl işlediğine birinci elden tanık olmuş, olgun bir adam. Adrian Toomes gerçek dünyaya baktığında, bizzat yaşadığı tüm eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri görüyor. İşte Vulture böyle düşünüyor ve bir bakıma da haklı.”

Tony Stark eğer Peter için bir baba figürüyse, Happy Hogan da bir ağabey figürüdür. Tony’nin sağ kolu olan Hogan çabuk parlayan, sinirli, meşgul biridir ama esasen Peter’ı fazlasıyla sevmektedir. Hogan’ın görevi, Tony dahi bir milyarder-hayırsever gün boyunca ne yaparsa onu yapmaktayken, Peter’ın gelişimine göz kulak olmaktır.




“Peter için Happy kendisine daima kök söktüren, birkaç yaş büyük ağabey” diyor Carroll ve ekliyor: “Happy şöyle düşünüyor: ‘Dur bir dakika, bu yeni çocukla tanışıyor, ona havalı bir kıyafet yapıyorsun ve o bir anda Yenilmezler’le birlikte savaşıyor, öyle mi?’ İşte bu kıskançlığının acısını biraz Peter’dan çıkartıyor.”

Queens’de büyümüş olan Favreau, Peter’ın devam ettiği Midtown Fen Lisesi’nden pek de farklı olmayan bir okulda okudu. Bu yüzden, Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün bir bakıma mezunlar toplantısına gitmeye benzediğini ifade ediyor: “Ortak yönlerimizden ötürü, bu karaktere karşı her zaman bir zaafım oldu. Karakterin çizgi romanlardaki gibi resmedilmesi beni de motive etti.”

Peter’ın sürmesi gereken sıradan bir hayatının da olması gerekmektedir; bu konuda ona en yakın arkadaşı Ned (Jacob Batalon) yardım eder.

Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün oyuncularının birçoğu bir MSE filminin kamera arkası gereksinimlerinde deneyimli olsa da, Batalon sinemaya ilk kez adım atıyor (Kariyere başlamak için kötü bir yol değil). MSE’nin tadını ilk kez geçen yıl Comic-Con’da (çizgi roman hayranlarının bir araya geldiği büyük çaplı etkinlik) aldı. “Rolün ciddiyetini Comic-Con’a gidişimize kadar anlamamıştım” diyen Batalon, şöyle devam ediyor: “Hayranların bu karakteri nasıl sevdiklerini ve onun için nasıl deli olduklarını gördüm. Hiç böyle bir enerji hissetmemiştim ve onların bizi desteklediğini bilmek bana kendimi gerçekten çok iyi hissettirdi. İzlediğim ilk süper kahraman filmi ilk Örümcek-Adam’dı; bu ilk filmler çocukluğumun çok büyük bir parçasıydı. Şimdi bir hikayenin oluşumunun bir parçası olduğunuzu bilmenin nasıl bir his olduğunu anlatmak zor.”

Ned Leeds filmde Peter’ın en iyi arkadaşı ve sırdaşıdır. Ancak Peter Örümcek-Adam’ın yalnız dünyasındaki yolculuğuna başladığında, Ned artık en iyi arkadaştan çok olayların yakın tanığı haline gelir. “Ned çok tatlı, sahiden –gerçi ona inek diyebilirsiniz sanırım” diyen Batalon, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Teknolojiyi seviyor. Feci zeki bir genç. Tek istediği, Peter’ın en yakın arkadaşı olmak. Peter’ın kendisinden neyi sakladığını bilmemek Ned için çok zor; büyük hayal kırıklığı yaşıyor ve Peter’ın ona göre fazla havalı olmaya başladığını düşünüyor; hani hayatınızın bir noktasında sizin için çok önemli olan birini kaybedeceğinizi sanırsınız ya, işte öyle hissediyor. Dolayısıyla, Peter’ın sırrını öğrendiğinde, bu, onun için dünyanın en harika şeyi çünkü en yakın arkadaşınızın Örümcek-Adam olması müthiş havalı bir şey.”

Tom Holland ise şunu söylüyor: “Peter ile Ned arasındaki ilişki muhtemelen filmin en önemli ilişkisi çünkü Ned, Peter’ın sırlarını paylaştığı ve Örümcek-Adam olmak hakkında konuştuğu tek kişi. Tony Stark ve Happy Hogan biraz mesafeli görünüyor. Bu yüzden, içini gerçekten dökebileceği tek kişi Ned sayılır.”

Holland, ayrıca, bunun rol arkadaşıyla kamera arkası dinamiğine benzer olduğunu ifade ediyor: “Daha ilk günden itibaren, Jacob’la çok iyi anlaştık. Jon kaynaşmamız için bizi birlikte bazı görevlere gönderdi ama aslında buna ihtiyacımız yoktu. O noktada zaten birbirimize ısınmış, çok iyi arkadaş olmuştuk. Filmde de aynen böyle oluyor.”




Batalon role aday olan en deneyimli oyuncu olmasa da, Carroll rolü ona vermenin kolay bir seçim olduğunu şu şekilde açıklıyor: “Role özgün bir lise masumiyeti getirdi. O gerçekten de her şeyden aşırı heyecan duyan bir genç. Deneme kayıtlarında ve seçmelerde de görülen bu hâliyle, Ned Leeds’in, en yakın arkadaşının Örümcek-Adam olduğunu öğrendiğinde duyduğu heyecana mükemmel uyduğunu düşündük. Jacob mükemmel bir Ned Leeds’di; tüm ekip onu sevdi. O da sete gidip gelirken karşısına çıkan herkese sarıldı ve yapımın gayrı resmi maskotu oldu.”

Peter ve Ned okulda en büyük zorluğu kızlarla yaşarlar. Laura Harrier’ın canlandırdığı Liz, Peter’ın aşık olduğu hırslı ve güzel genç kızdır; Zendaya’nın canlandırdığı Michelle ise Peter’ın aklından neler geçtiğini hemen anlayan açık sözlü bir kızdır. “Liz motivasyonu çok yüksek, zeki bir son sınıf öğrencisi, yani yaşça biraz daha büyük; diğerleri lise ikide” diyor Harrier ve ekliyor: “Liz filmde büyük bir karakter gelişimi gösteriyor: Filmin başında tamamen üniversiteye girmeye, akademik dekatlonu kazanarak MIT’ye erken kayıt hakkı elde etmeye odaklanmış durumda… fakat filmin sonuna gelindiğinde, Peter’la yaşadığı deneyimin ardından, her şeyi yeniden değerlendiriyor: Odaklanması için kimya sınavından çok daha büyük ve daha önemli pek çok şey olduğunu görüyor.”

Liz hikayenin başında Peter’la romantik bir şeyler yaşama olasılığı görmez, hatta onun kendisine olan ilgisini bile fark etmez. “Ama Washington Anıtı’nda ölümle sonuçlanabilecek bir olay yaşadıktan sonra, bakış açısını tekrar gözden geçirip Peter’ı zeki, ilginç ve havalı bulmaya başlıyor” diyor Harrier.

Holland ise şunu söylüyor: “O sahneleri oynamak eğlenceliydi çünkü Peter’ın elinde kullanamadığı bir altın bilet var: Örümcek-Adam olduğunu söylese dünyadaki bütün kızlar sıraya girer. Ama bunu yapamayacağını biliyor. Farklı olduğunu ve her şeyde en iyi olabileceğini biliyor. Ne var ki, yanlış kararlar vermeyecek ve sırrını herkese söylemeyecek kadar olgun davranmak zorunda.”

Liz çok güzel, zeki ve popüler olandır. Zendaya’nın canlandırdığı Michelle ise farklı bir kulvarda yürümeyi seçmiştir. “Michelle çok zeki ve entelektüel ama size yalan söylemeyeceğim: O aynı zamanda süper tuhaf” diyor Zendaya ve ekliyor: “Michelle bana göre süper havalı ve çok az şey söylüyor ama yaptığı şeyler çok doğru ve gerçek.”

“Filmin sonunda bile, Michelle’in neler yaşadığını tam olarak bilemiyoruz. Ama Peter ile Ned’in peşinden neredeyse hiç ayrılmıyor. Bu da gelecekte bir dostluğun başlayabileceğine işaret ediyor” diyor Holland.




Carroll ise şunu ekliyor: “Zendaya’nın kendi de karaktere çok şey kattı. Boş zamanlarında evde kendi bilgisayarlarını yapan zeki çocuklarla dolu bir okulda, Michelle cebinde romanıyla gezen ve boş kaldığı her anını okuyarak geçiren bir kız. O, ineklerle dolu bir okulun entelektüeli.”

Kulağa klişe gelse de, Zendaya için bu filmde yer almak bir hayalin gerçekleşmesiydi. “İlk düşüncem bunun bugüne kadar parçası olduğum en havalı şey olduğuydu” diyen aktris, şöyle devam ediyor: “Herkes, ‘Her zaman bir Örümcek-Adam hayranı oImuşumdur’ der ama benim için bu söz gerçekten doğruydu. Büyürken en sevdiğim karakterdi çünkü her zaman onun süper kahramanların en hakikisi olduğunu hissetmişimdir. Peter’ın doğuştan gelen güçleri yok, bu güçler sonradan tesadüfen oluşuyor. Maddi durumu iyi değil; trajedilerle boğuşuyor; kira ödemek, ev işleri yapmak gibi gündelik sorunları var ki bunlar bana havalı geliyor. Bence pek çok insanın Örümcek-Adam’ı böylesine sevmesinin nedeni bu: Onunla bağ kurabiliyorsunuz. On altı yaşımda ilk randevumda Örümcek-Adam izlemeye gitmiştik. Şimdi ise bir Örümcek-Adam filminde oynuyorum. Çılgın bir şey bu.” Zendaya özellikle yapımcıların bu süper kahraman hikayesine gerçekçi, dürüst ve hakiki yaklaşımlarını takdir ettiğini söylüyor: “Filmde çok çeşitli ve sahici karakterler var.”

Liz’le potansiyel bir randevunun önündeki engel Flash Thompson’dır (Bu rolü üstlenen Tony Revolori’yi sinemaseverler The Grand Budapest Hotel’de Ralph Fiennes’in himayesindeki genç olarak hatırlayacaklardır). Bu, Flash için çok kişisel bir rekabettir. “Peter Parker’a katlanamıyor çünkü Peter çok yetenekli, çok zeki ve iyi notlar almak için çalışmak zorunda değil. Flash olağanüstü çok çalışıyor, gecesini gündüzüne katıyor ama yine de hep Peter’ın ardından ikinci oluyor” diyor Revolori ve ekliyor: “Flash, Peter’ın Örümcek-Adam olduğundan kesinlikle habersiz ve muhtemelen bunu asla fark etmeyecek çünkü Peter’ın var olmasını bile istemiyor. Bu iki ismi aklında bir araya getirmesi imkansız.”

Kötü adamlar arasında yer alan, Adrian Toomes’un önde gelen iki adamı Schultz ve Brice’ı Bokeem Woodbine ve Logan Marshall-Green canlandırdı. “Brice süper kahramanlar dünyasında ekibin kötüsü olmak istiyor. Bu yüzden de kendine ‘The Shocker’ (Şokçu) diyor. Anafikir bu. Bence o, boyundan büyük işlere kalkışan biri. Toomes onu ekibe alarak muhtemelen ona bir kıyak yapmış ama Brice şimdi hem ekibi, hem kendisini, hem de tabi Toomes’u riske atıyor” diyor Logan Marshall-Green.

Örümcek-Adam: Eve Dönüş’ün yetenekli oyuncu kadrosunu tamamlayan isimler ve canlandırdıkları roller şöyle özetlenebilir: Akademik dekatlon takımı üyesi Betty Brandt rolünde Angourie Rice; Adrian Toomes’un hurda teknisyeni Mason rolünde Michael Chernus; Aaron Davis rolünde Donald Glover; HKM’nin yöneticisi Anne Marie Hoeg rolünde Tyne Daly; akademik dekatlon koçu Mr. Harrington rolünde Martin Starr; beden eğitimi öğretmeni Koç Wilson rolünde Hannibal Buress; okul müdürü Morita rolünde Kenneth Choi; akademik dekatlon takımı üyesi Cindy rolünde Tiffany Espensen; akademik dekatlon takımı üyesi Abe rolünde, Beasts of No Nation’daki performansıyla beğeni kazanmış genç aktör Abraham Attah; ve yine akademik dekatlon takımı üyesi Charles rolünde Michael Barbieri.

“New York şehri okullarında belirli bir şablon yoktur; hemen hemen her okulda her ırktan, her türlü fiziğe sahip, her sosyal kesimden öğrenci vardır” diyor Carroll ve ekliyor: “Böyle olması bize özgürlük sağladı: Herhangi bir rol için belirli bir tip seçmek zorunda kalmadık. Boy, kilo, vücut yapısı, ırk gibi kısıtlamalar olmadan her rol için en iyi oyuncuyu seçme fırsatı bulduk.”


YAPIM HAKKINDA

Örümcek-Adam: Eve Dönüş, Atlanta Pinewood Stüdyoları’nı merkez üssü kabul ediyor ama çekimlerin ilk iki haftasında, Jon Watts, Midtown Fen Lisesi’nin yerine geçen, Atlanta bölgesindeki gerçek bir lisede çekim yaparak filmin tarzını belirledi.

Filmdeki tek gerçek mekan burası değildi. Aksine, Watts’ın yönetmen olarak hassasiyetleri ve Örümcek-Adam: Eve Dönüş’e yaklaşımı, gerçek mekan çekimlerini öncelik haline getiren bir süper kahraman filmi yapmaya yönelikti.
“Ben bağımsız sinema dünyasından geliyorum. O dünyada platoda set kurma lüksüne pek sahip değilsinizdir. Esasen şovun tamamında mekandasınızdır” diyen Watts, şöyle devam ediyor: “Bol miktarda aksiyon barındıran çok büyük çaplı bir filmde bunu yapmak, gizlilik ihtiyacı da düşünüldüğünde, çok daha zor. Yine de, mekanlardan sorumlu ekibimiz Queens ve New York’un yerine geçen harika gerçek mekanlar bulmakla kalmadı, çoğu zaman göze batmadan çalışmamızı da sağladı. Yapım tasarımcımız Oliver Scholl fiziksel mekanları büyütmede ve mevcut pratik mekanlar içinde setler tasarlayıp inşa etmede harika bir iş çıkardı.”

“Tüm o gerçek mekan setlerinde çekim yapmak benim için bir lütuftu” diyor Tom Holland ve ekliyor: “Tüm kameraları, çekim ekibini ve çevrenizdeki insanları unutuyor, etkileşeceğiniz ve tepki vereceğiniz çevre içindeki tüm somut öğeleri çok daha iyi hissedebiliyorsunuz.”

Scholl, Vulture’ın inine gerçek dünya özgünlüğü katmayı başardı. Bu doğrultuda, bir zamanlar fihristler basan terk edilmiş devasa bir depoyu büyüttü. “Vulture ve ekibinin Manhattan nehrinin karşısına, Yenilmezler kulesini doğrudan gören bir noktada konuşlanmış olması gerekiyordu” diyen Scholl, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Mekan sorumlumuz Mike Fantasia, Atlanta’da eskiden bir fihrist matbaasına ait olan bir depo buldu. Birbiriyle bağlantılı çeşitli alanlara ve zenginleştirebildiğimiz mimari tarzlara sahipti. Ana alanda bir platformun üzerinde matbaa makinesi vardı. Biz endüstriyel tarza uygun olması için bir merdiven daha ekledik; ayrıca, büyük, sarı, dikey I-profiller inşa ettik. Bu profiller görsel efektleri kullanarak Vulture’ın uçabileceği bir düz çatı yaratmamızı sağlayan büyük vinçleri destekledi. Vulture’ın iniş platformu yumuşak bir şekilde konabilmesini sağlayan darbe emicilerle donatıldı. Bu sayede gerçekçi bir iniş izlenimi elde ettik. Set dekoratörümüz Gene Serdena, Tinkerer’ın çılgın icatları için bir üretim ve paketleme bandı simülasyonu yaratmak amacıyla aksesuarlarımızı etrafa serpiştirdiğimiz ilginç bir donanım buldu ve inşa etti.”

Michael Keaton ise bu konuda şunları söylüyor: “Hurda kurtarma şirketinin setine ilk kez ayak bastığımda, burasının boyutu ve çapı beni gerçekten etkiledi. Kafamda canlandırdığım şeyin çok ötesindeydi. İçinde çalışılması son derece doğal bir ortamdı ve gerek Vulture’ın gerek kıyafetinin yaratımı için mükemmeldi.”

Eski telefon defteri deposu, ayrıca, Örümcek-Adam çizgi romanlarından klasikleşmiş birine gönderme yapan bir aksiyon sekansının seti olarak da kullanıldı. “Filmde, Vulture bir depoyu çökertmek için kanatlı kostümünü kullanınca, Örümcek-Adam binanın enkazı altında sıkışıp kalıyor” diyen Carroll, şöyle devam ediyor: “Bu sahne doğrudan çizgi romandan geliyor; tüm zamanların en ünlü Örümcek-Adam çizgi romanlarından biri olan Muhteşem Örümcek-Adam Sayı 33’ten. Marvel’daki herkes uzunca bir süredir o sekansın beyaz perdeye aktarılmasını heyecanla bekliyorlardı. Biz de onu yeniden yaratabilmek için büyük zahmetlere girdik.”




Bu zorlu görevi yerine getirmek Scholl’a düştü. “Tesisteki bir başka alanı kullandık. Eski, boş bir paketleme deposu olan bu alana yerleştirdiğimiz I-profilleri beton kolonlar gibi gösterdik ve özel efekt patlamaları için fünyelerle donattık. Görsel efektler amirimiz Janek Sirrs ve ön-görselleme ekibi çılgın bir yıkım koreografisi için gerekli fünye yerleştirme planını belirleyen uçuş rotasını önceden kurgulamıştı. Deponun çöktükten sonraki hâli daha sonra Pinewood Stüdyoları’ndaki bir platoda bir enkaz yığını olarak inşa edildi.”

Ancak belki de gerçek mekanların ve efektlerin faydalarını en iyi görebileceğimiz yer filmin en büyük aksiyon sekanslarından biriydi: Staten Adası feribotunda Örümcek-Adam’ın tehlikeli bir durumla karşı karşıya kaldığı sekans. Jon Watts bu konuda şunları söylüyor: “Örümcek-Adam gerçek bir süper kahraman olduğunu kanıtlamaya kararlı. Örümcek-Adam isminin Demir Adam, Yüzbaşı Amerika ve Thor’un hemen yanı sıra anılmasını istiyor. Staten Adası feribotunun alt güvertesinde karaborsa alım satım yapan tehlikeli bir serseri çetesini alaşağı edebileceğini sanıyor ama işler onun boyunu aşıyor. Çete üyeleri onu beklemiyor olsalar da ona karşı durmaya son derece hazırlıklılar. Üstelik, çok geçmeden Vulture ortaya çıkıyor ve feribot ikiye ayırıyor. Bu noktada, Örümcek-Adam’ın tek umudu oradan sağ salim çıkmak oluyor.”

Yapımcılar bu sekansın üstesinden nasıl geleceklerini yapım başlamadan çok önce düşünmeye başladılar. İlk başta, bunun bir görsel efektler sekansı olacağını varsayıyorlardı ama yapım ekipleri onları şaşırttı. “Müthiş ekiplerimizin hepsi –Oliver Scholl’un sanat departmanı, John Hoskins’in inşaat departmanı, Dan Sudick’in özel efektler ekibi– feribotun ön kısmını inşa etmemiz gerektiğini söylediler; onu yerden iki metre yükseltip, hidroliklerle desteklemeli ve ikiye ayırmalıydık. Öngördükleri bu formülle gemiyi gerçekten iki parçaya ayırabildik ve görsel efektler ekibimizin tek parça olan şeyi ikiye ayrılmış gibi gösterebilmesini umut etmek zorunda kalmadık.”

Scholl işe, gerçek Staten Adası feribotunun modelini çıkarmakla başladı. Gerçek feribotun Spirit of America isimli ahşap bir modelini bulup onun fotoğraflarını çektiler, ölçülerini aldılar ve videoya kaydettiler. Bunun ardından, set tasarımcıları Richard Mays ve Kil Won Yu üç boyutlu bir model yarattılar ve inşaat ekibi için geminin planlarını çizdiler. Sonunda, yapım ekibi gerçek feribotun yaklaşık dörtte birlik kısmını 20 metre genişliğinde, 13 metre yüksekliğinde ve 30 metre uzunluğunda bir sette inşa ettiler. Setin her iki yarısı çelik bir yalpa çemberi üzerine oturtularak bilgisayar modelinde belirlenen şekilde ikiye ayırıldı ve post prodüksiyon sırasında görsel efektler kullanılarak pekiştirildi.




Scholl ikiye ayrılmanın kaotik sonuçları olarak geminin hızla su alışının ve panik halindeki yolcuların da gerçek efektlerle hayata geçirildiğini söylüyor: “Yalpa çemberinin her iki tarafı ve setin ağırlığı 95 ton, çekim ekibi ve ekipmanlarının ağırlığı ise yaklaşık 11 tondu. Dan Sudik hem bu yükleri hem de gemiye boşaltılan 40.000 galon suyu kaldırabilmesi için dev hidrolik sistemler kurdu. Feribotun inşaatı muhtemelen beş ay kadar sürdü: Platoda feribotun parçaları inşa edildi; çelik yalpa çemberinin üzerine kurulacağı beton platform hazırlandı; ardından çelik ve ahşap gemi parçaları çerçevelere yerleştirildi; her şey boyandı, dekore edildi ve su hücumuna karşı test edildi. Ortaya çıkan set; efektler, dublörlük sahneler ve oyuncularımızın sahneyi ve feribotun parçalanışını en gerçekçi şekilde hayata geçirmesine elverişli, devasa bir oyun alanı sağladı.”

Tom Holland için, kendisinin kablolara bağlanıp, böylesine eşsiz bir sette sahnelerini çekmesini sağlayan şey, yapım ekiplerinin işte bu üstün çabalarıydı. “O müthiş Staten Adası feribotundaki sekansı çektiğimiz gün benim favorilerimden biriydi” diyen aktör, şöyle devam ediyor: “Feribot ikiye bölünüyordu ve araçlar dört bir yana savruluyordu. Bir noktada harika bir çekim yakaladık. O sahnede Örümcek-Adam takla atıp, yere konuyor ve ardından dövüştüğü sırada, her şey dönerken, kamera da Örümcek-Adam’ın etrafında geziyor. Olağanüstü, her şeyi içinde barındıran bir sahneydi. Bunun provasını yapmak ve istenilen şeyi yakalamak gerçekten uzun sürdü ama ortaya çıkan sonuç müthişti ve çok havalıydı. Sanırım gördüğüm en sıkı Örümcek-Adam sahnesiydi.”

Yapım ekibi, daha sonra, sekansın (feribotun parçalanmamış halinde) bir kısmını gerçek feribotta çekti. Carroll bu konuda şunları söylüyor: “Staten Adası feribotunun hakiki boyutunu beyaz perdeye taşımanın, gerçek feribotta çekim yapmaktan daha iyi bir yolu olamaz. Pinewood Stüdyoları’nda feribotun dörtte birlik kısmının müthiş bir kopyasını inşa etmiş olsak da, gerçek feribotta çektiğimiz parçalarla stüdyo kayıtlarının bileşimi filmde dev çaplı, destansı bir sekans yaratmamızı sağladı. Şehir, eyalet ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yetkililerinin desteklerini aldığımız için müthiş şanslıydık.”

Jon Watts için şahsi nedenlerden ötürü çok önemli bir sekanstı bu. “Staten Adası feribotunda pek çok harika çocukluk anısına sahibim” diyen Watts, şöyle devam ediyor: “Bence feribotun New York şehrine gelmenin en güzel yollarından biri olduğuna birçok insan katılacaktır. Yolda Özgürlük Anıtı’nı, Ellis Adası’nı ve Manhattan’ın muhteşem siluetini izleme fırsatı buluyorsunuz. Film açısından bu ikonlaşmış New York görüntülerine –Manhattan’a girmeden; çünkü aksiyonun Queens’in derinliklerinde gerçekleşmesini istiyordum– yer vermek önemliydi.”

Yapım ekibi New York’ta, feribotun haricinde, iki hafta çekim yaptı. Queens’deki birçok mekana ek olarak, önde gelen New York mekanları şöyleydi: Astoria, Sunnyside, Richmond Hill, Lefferts Bulvarı, Jamaica Bulvarı, Queens Bulvarı, Coney Adası, Brooklyn, Long Adası ve Staten Adası.
“New York’ta çekim yapmak bütün Örümcek-Adam filmleri için çok önemlidir” diyor Amy Pascal ve ekliyor: “Peter Parker Queens’lidir ve Örümcek-Adam bir New York şehri kahramanıdır. Bu ikisi iç içe geçmiştir.”


ÖRÜMCEK’İN KIYAFETİ

Örümcek-Adam kıyafetini ilk kez giymenin özel ve hayatı değiştiren bir an olduğunu düşünebilirsiniz –ve zaten öyle– ama Tom Holland’a göre o sihirli an hiç son bulmuyor: “Örümcek-Adam kıyafetini giymek tüm hayatım boyunca başıma gelen en havalı şeylerden biriydi. Bugün hâlâ bunun olduğuna gerçekten inanamıyorum. O kıyafeti giydiğimde daima hakikaten özel bir an yaşıyorum, özellikle de küçük çocuklarla birlikteyken, çünkü onların gözlerinin ışıldadığını görüyor, insanlara öyle bir mutluluk yaşatmanın sahiden bir ayrıcalık olduğunu hissediyorsunuz.”

Amy Pascal ise, “Tom Holland, Örümcek-Adam kostümünü giydiğinde, karakterin her yönüyle Örümcek-Adam oluveriyor” diyor. Bu kısmen içindeki aktörden dolayı elbette ama kısmen de giydiği Örümcek-Adam kıyafetinden kaynaklanıyor. Holland onu giydiğinde, “duruşu değişiyor, farklı yürüyor; kıyafet onun üzerinde mükemmel duruyor” diyor Amy Pascal ve ekliyor: “Kostüm tasarımcımız Louise Frogley fiziksel kostümü yaratmakta müthiş bir iş çıkardı; gerçi yeniden yaratmakta demek daha doğru olabilir çünkü pek adil olmayan bir şey yaptık: Captain America: Civil War’da dijital olarak yaratılmış kostümü gösterip, ‘Bunu hazırlamanı istiyoruz’ dedik. O ve ekibi bunu kusursuz bir şekilde gerçekleştirdi.”

Belki on yıldır süper kahraman film serilerinde görev alan deneyimli isimler için bile Örümcek-Adam kıyafetiyle çalışmanın farklı bir yönü vardı. Kevin Feige bunu şöyle açıklıyor: “Örümcek-Adam kostümü muhtemelen, hiç abartısız, grafik tasarımı tarihinde en iyi grafik tasarımı öğelerinden biridir. İnanılmaz ölçüde iyi yapılmış bir imajdır. Daha konuşamayan bebek ya da çocukların ofisimize gelip, Örümcek-Adam çizimlerine ya da oyuncaklarına hücum ettiğini görüyoruz. İşte bu onun müthiş tasarımının bir göstergesi. Dolayısıyla, bir Örümcek-Adam filmi yapmaya giriştiğinizde, işe, süper kahraman filmlerinin en mükemmel grafik tasarımı parçasını nasıl değiştireceğinizi düşünerek başlamıyorsunuz. Onu benzersiz bir şekilde yüzeye nasıl çıkartacağınızı, başka filmlerde görmediğiniz yerlere götürmeye çalışırken imajın özüne nasıl sadık kalacağınızı düşünüyorsunuz.”

Kostüm tasarımcısı Louise Frogley için bunun yolu Marvel’ın konsept tasarım ekibi ve kaynak malzemeyle yakın bir işbirliği yapmaktı. “Hepimiz Steve Ditko’nun çalışmasından gerçekten etkilendiğimizden dolayı onun açtığı derin izi takip etmek için elimizden geleni yaptık” diyen Frogley, şöyle devam ediyor: “Örümcek-Adam kıyafetinde doğru görüntüyü yakalamak için, Marvel’ın Görsel Geliştirme Müdürü Ryan Meinerding’le çok yakın bir işbirliği içine girdik; hatta Ryan kıyafetin üzerindeki çizgileri yerleştirirken bizimle birlikte çalıştı. Robyn Gebhart da kıyafetin oluşturulmasından sorumlu kişiydi.”
Yapımcıların kostümün tasarımına sadık kalma görevlerini yerine getirirken bir yandan da onu farklı yerlere –Civil War’da izleyicilerin gördüğü gibi– götürmeyi başarmaları, bu kostümün Tony Stark’ın yaratımı olduğunu hayal etmeleriydi. “Bu tam bir Örümcek-Adam kostümü ama aynı zamanda gerektiği ölçüde yüksek teknolojiye ve ek özelliklere sahip; tıpkı Tony Stark’ın yarattığı herhangi bir şeyden bekleyeceğiniz gibi” diyor Feige.




Örümcek-Adam kostümündeki bir başka yeni gelişme de gözleriydi. “Yeni gözler bize bugüne kadarki tüm Örümcek-Adam çizgi romanlarında mevcut olan, ama daha önce hiçbir filmde görmediğimiz bir şeyi sağladı: Gözlerde hareket yaratma” diyen Feige, şöyle devam ediyor: “Tony, gözlerin açılmasını, kapanmasını, büyümesini sağlayan bir maske üretmeyi başardı. Bu, bizim hikayemizin içinde, Peter Parker’ın muazzam miktarda bilgiler alırken örümcek hislerine odaklanmasını mümkün kılıyor. Ama bunun yanı sıra bize ilk kez kostümlü olduğu sırada gözlerindeki duyguyu gösterme imkanı sunuyor. Bu, çizgi romanlarda çizerin her zaman yapabildiği bir şeydi. Çizgi romanlarda, eğer Peter kızgınsa, gözleri biraz küçülürdü; eğer şaşırırsa gözleri biraz büyürdü. Bunun nasıl mümkün olduğunu açıklayan teknolojik gelişimler ya da bir gerekçe olmadığı sürece bunu bir filmde yapamazsınız. Şimdi artık bunlara sahibiz.”

Üstelik bu daha sadece bir başlangıç: Aslında, Örümcek’in kostümünde Peter Parker’ın henüz yeni yeni keşfetmeye başladığı çok çeşitli özellikler mevcut.
“Tony Stark’ın 16 yaşındaki bir gence bir kostüm ürettiğini düşündüğünüzde, ‘her ihtimale karşı’ bir takım şeyler eklemek istersiniz” diyor Watts ve ekliyor: “Kıyafetin Stark teknolojisi olduğu fikri gerçekten de pek çok olasılığın kapısını açtı. Yeni teknolojilerden bazıları daha önce çizgi romanlarda hiç görülmemişti; bunların arasında, Tony Stark’ın Peter’a gelecekte yardımcı olabileceğini düşündüğü, ama henüz tam anlamıyla hazır olmadığı bazı özellikler var.. bunun aksini kanıtlamak Örümcek-Adam’a düşüyor.”


Filmin mmknmrtb notu:  8  /10