29.3.14

Michael Kohlhaas :: Hüküm Yargıçın Dağlar Benimdir


Geçmişi on altıncı yüzyıla dayanan, Fransa topraklarında geçen bir hikâyedir bu..

Evli ve iki çocuklu, yakışıklı olduğu kadar karizmatik de biri olan Michael Kohlhaas (Mads Mikkelsen), kendine ait arazide at yetiştiriciliği ve ticareti ile uğraşan, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan hayatını sürdüren, işinde gücünde bir ağbimizdir..

Bir gün yardımcısı César (David Bennent) ile birlikte atlarını satmaya panayıra götüren Michael'ın önü, bölgenin derebeyi olan ve kendisine baron denen bir piçin cibilliyetsiz uşakları tarafından kesilir..

Şimdiye kadar söz konusu bile edilmeyen -ama keyifleri şimdi öyle istediği için- kendisinden geçiş belgesi talep eden bu adamlara bir türlü laf anlatamayan dostumuz, iki atını onlara rehin bırakmak zorunda kalarak ancak yoluna devam edebilir..

Panayırdan geri döndüğünde, günlerce ve aç biilaç yük taşımada kullanılan caanım atlarını yara bere içinde -durumu kontrol etsin diye orada bıraktığı- yardımcısı César'ı da köpekler tarafından parçalanmış vaziyette gören kahramanımızda şafak atar tabii..


Her şeye rağmen kendine hakim olan Bay Kohlhaas, bu başa bela heriflerle adalet marifetiyle mücadele etmeye kararlıdır..

İki atını bıraktığı gibi teslim almak ve yardımcısıyla birlikte uğradığı her türlü zarar için, tazminat isteğiyle dava açar..

Tahmin edileceği üzre, arkasını ta kralın sarayına dayamış Baron'a karşı adalet hiç bi şekilde çalışmayacaktır..

Üstelik bunu kendilerine yapılmış bir hakaret olarak algılayan, insanlıktan çıkmış bu iğrenç zihniyet daha da ileriye gider ve pis elleri, Michael Kohlhaas'ın sevdiceğine kadar uzanır..


Bu çok büyük bir acıdır ve dayanılası değildir..

Şimdi isyan vaktidir..

Barışla alamadığı adaleti, savaşla kazanmaya ant içen kahramanımız, zamanla küçük bir orduya dönüşen çetesiyle, isyanı alabildiğine yükseltir..

Onun içini yakan nefret ateşi -yaptıklarıyla ölümü hak edenlere- artık ölümün ta kendisi olarak geri dönmektedir..


Alman yazar Heinrich von Kleist’in (1777–1811) aynı adlı novellasından sinemaya uyarlanmış bir film bu..

Tamam 'kötü' diyecek halim yok ama -potansiyeli gereği ve her türlü elverişliliğine karşın- 'pek iyi' olabilecek filmde öncelikle bir 'yönetmen zafiyeti' fark ediliyor..
Hikâye anlatımında vuku bulan teklemelerin kaynağı da buydu zaten..

Aşırı bi şekilde kullanılan 'yakın plan' çekimlerle olan bitenin -tam anlamıyla-gösterilememesi sorunu da, büyük ihtimal bir plato/bütçe yetersizliği gereğiydi sanırım..


Genel olarak hissedilen 'ağır tempo' gayet yerinde bir seçimken, yaratılan atmosfere katkı sağlayan ses ve müzik kullanımını da başarılı buldum..

Özellikle Jagten (2012)'deki rolüyle hafızamıza kazınan Mads Mikkelsen, burada da -filmin en güzel yeri olan- final sekansındaki 'sözsüz' oyunculuğuyla yine döktürüyor..

Bu arada, muhteşem bir sanat eseri olan Holy Motors (2012)'da tam anlamıyla devleşen Denis Lavant'ı, kısa ama çarpıcı etkisi net bir performansla izlemek de hoştu..



Zalime İsyan Haktır

Bugünlerde aynen yaşadığımız gibi- dünya kurulduğundan beri haklılığın ve masumiyetin değil, zorbalığın ve de gücün borusunun öttüğünü hatırlatan film, bu adaletsizlik zincirinin kırıldığı hissini veren anların sadece kısa bir rüyadan ibaret olduğunu da ekliyor..
Ki bunu idrak eden insan, ezeli ve ebedi bir sonsuz karanlığa düşmenin umutsuzluğuna kapılmasın da ne yapsın!.

Gecikmiş adaletin -getirdiği sonuçlar itibarıyla- adaletsizliğin ta kendisi olabileceğine dair de çok net bir örnek sunuyor film..


Köroğlu misali isyan ederek dağa çıkan Michael Kohlhaas'ın peşine takılan film, başlarda yücelttiği bu tavırdan bir yerden sonra, kahramanıyla birlikte çark ediyor belki ama -bana sorarsanız eğer- adaletsizliğe uğrayan herkesin, zor kullanarak dahi olsa kendi adaletini kendisinin gerçekleştirmesinden tarafım ben..

Şurası gerçektir ki bu yolun dışında ne yaparsa yapsın, adalet asla onun yanına geçip de "Pardon kardeş zamanında hata etmişiz.. Buyur, bu senin hakkın olan adalet" demeyecektir..
Aksine, haksızlık karşısında sesini çıkarmadığı sürece, zalim unsurlar onun daha da tepesine binecektir..


Peki bu -şiddet de içeren- haksızlığa isyan ya da devrim, kesin bir çözüm müdür adaletsizliğe?.

Elbette ki değil, ama şurası da kesin ki Kohlhaas isyan etmeseydi eğer, 'gecikmiş' de olsa adaletin a'sını bile göremeyecekti..

Öyleyse açıkça görünen şudur: Tamamen adil bir düzen, şu dünya üzerinde asla var olmamıştır, olmayacaktır da..
Çünkü -son tahlilde- insan kötüdür, zalimdir, çıkarcıdır, kendine Müslüman, kendine insandır..

'Adaletsizlik - İsyan - Adalet - Adaletsizlik - İsyan..' kısırdöngüsünden ibarettir aslında 'toplumsal yaşam' dediğimiz şu süreç..




Michael Kohlhaas / Adalet İçin

Yönetmen: Arnaud des Pallières
Oyuncular: Mads Mikkelsen, David Bennent, Denis Lavant, Bruno Ganz
Yapım: Fransa, Almanya, 2013, 122'

  5