17.12.13

Bu İşte Bir Yalnızlık Var :: Mehmet Ayşe'yi Seviyo


Birkaç yıl öncesine kadar bir rock grubunda çalan, besteler yapan ve zamanında parlak bir gelecek vaat eden, 30’larının sonlarındaki eski müzisyen Mehmet (Engin Altan Düzyatan), müzikten uzaklaşmış, boşanmış, geçimini özel gitar dersi vererek sağlayan bir adamdır.

Onu hayata bağlayan en önemli şey ise haftada bir gün görebildiği, 9 yaşındaki kızı Ezgi’dir (Merve Ateş).

Mehmet, boşandıktan sonra başka biriyle evlenen eski eşi Nazlı’yla (Gaye Gürsel) kızı için hala görüşmektedir.

Büyük bir aşkla evlendikleri Nazlı’yla artık hiç anlaşamıyor ve sürekli atışıyorlardır.

Mehmet evliyken de sık sık görüştükleri Ayşe (Özgü Namal) ve kocası Orhan’la (Polat Bilgin) aynı apartmanda oturmaktadır.
Ayşe ve Orhan’ın da evlilikleri son dönemde çatırdamaktadır…

Tartıştıkları bir akşam Orhan evi terk edince Mehmet, Ayşe’ye destek olur.
Hiç kimseye gittiği yeri söylemeden evini terk eden Orhan kayıptır.
Günler geçtikçe Ayşe’nin endişesi ve merakı artar.




Mehmet Ayşe’ye kocasını bulmakta yardım etmeye karar verir.
Bu arada çok sevdiği ve ona zamanında çok ağabeylik yapan Nihat’ı tam da o günlerde kaybetmesinin acısını yaşıyordur.
Bu acı haberi ulaştıran eski arkadaşı Altan (Emin Gürsoy) ona popüler bir pop şarkıcısı olan Atiye’nin orkestrasında iş bulur.

(Gülmeyin yaa.. yazık!. İnsanlar o kadar uğraşmış, filmin konusunu yazmışlar.. Siz bu işi öyle kolay mı sandınızzxzdfghdhfff.. neyse.)

Mehmet, kendi karakterine hiç uygun bulmadığı bu işi sonrasında zevk alacağından habersiz bir şekilde hiç istemeden “mecburen” ve Altan’ın ısrarı yüzünden kabul eder.

Bütün bu karışık günlerin içinde Mehmet, Ayşe’yle kocasını aramak için geçirdiği zaman içinde bu hayatın böyle ‘yalnız’ daha nereye kadar gideceğini sorgulamaya ve gençliklerinden beri çok iyi anlaştığı Ayşe’den giderek daha fazla hoşlanmaya, hatta ona şiddetli bir aşk duymaya başlar...

Tuna Kiremitçi’nin yüzbinlerce okuyucuya ulaşan ve çok ses getiren aynı adlı romanından uyarlanan, senaryosunu “Beni Unutma” filminin de senaristi olan Burak Göral’ın yazdığı “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” filminin müzikleri ise ünlü müzisyenler İskender Paydaş ve Tarkan Gözübüyük tarafından yapıldı.




Tür: Romantik, Dram
Oyuncular: Özgü Namal, Engin Altan Düzyatan, Emin Gürsoy, Gaye Gürsel, Ümit Erdim, Devrim Akın, Merve Ateş, Müge Boz ve Atiye ve Turgut Berkes ve Wilma Elles ve Polat Bilgin
Yönetmen: Hakan “Ketche” Kırvavaç
Görüntü Yönetmeni: James Gucciardo
Senaryo: Burak Göral
Eser: Tuna Kiremitçi
Müzik: İskender Paydaş, Tarkan Gözübüyük
Süre: 122 dk
Dağıtım: Tiglon
Yapım: Fida Film




Hayatı boyunca, "Parayı buldun mu, aşkı buldun mu yapışacaksın oğlum" diyen 'akıllı' arkadaşlarını hiç dinlememiş, karısından boşanmayı kaldıramayarak evinde inzivaya çekilmiş; idealleri, kuralları ve ilk icat edildiği günlerden kalma bir cep telefonu olan 'rakçı' bir arkadaşın, bazı dış müdahaleler sonucunda hafiften kıpırdanarak, 'insan içine çıkma' süreci..

Anlaşılan o ki alın yazısında kocaman harflerle YALNIZLIK yazan bu yakışıklı adamın kaderinden kaçması biraz zor gibi..

Hele ki, en güzel mevkiye en hızlı kıvıranın, en eli çabuğun oturduğu; en pis yalancının en güzel kızı kaptığı bir dünyada, ağır kanlı bu 'dinozor'un ayakta kalabilmesi çok daha zordur..

Anladığımız kadarıyla- Mehmet ile Ayşe arasındaki daha yıllar önce filizlenmiş ama anında derin dondurucuya konmuş aşkın, uygun vasatı bulduğunda yeniden yeşermeye başlama süreci, filmin hem ana damarı, hem de en iyi yazılarak, en başarılı bir biçimde işlenmiş bölümü..

Diğer yan öykülerin akışında ise hep bir sorun var; en barizi de, en başta ortaya konan, o konuyla ilgili 'kural'ların ya da fiili durumların az sonra kolayca aşıldığını görmemizdi..
Mesela: Kargadan başka kuş, Rock'tan başka müzik tanımayan Mehmet’i bir anda popstar Atiye’nin yanında gitar çalarken görmemiz gibi..




Özgü Namal ve Engin Altan Düzyatan'ın iyi oyunculuklarına ek olarak, aralarındaki kimyanın sorunsuz oluşması, filmi yükselten en önemli unsurdu..

O değil de -sanki başka bir filme aitmiş gibi duran- Wilma Elles'in katkısı büyük, müthiş zeki ve komik diyaloglarla insanı gülme krizine sokan öyle bir sekans var ki belki de bu filmden aklımda kalabilecek tek şey budur..

Tabii, bir de Vodafone!.

Bu yaşıma geldim -ki neredeyse kırka merdiven dayadım sayılır- bir filmin, tek bir şirkete dair reklam olayını böylesine abarttığına ilk kez tanık oluyorum..




Öyle ki bi ara filme ara verildi de oyuncuların katılımıyla oluşturulmuş bir reklam kuşağına geçildi sandım..

Yok yani, salt reklam olarak bile çok gıcık bir uygulama bu..
Benim gibi- Turkcell'den kaçarak Vodafone'a geçiş yapmış insanları yeniden geri dönüş yaptırabilecek kadar hem de..

Sırf bu yüzden -kimse kusura bakmasın- filmin notunu yarım puan kırıyorum..

Giderayak, bana bu meşum 'sinereklamsal' deneyimi de yaşatan sevgili filmci arkadaşlara şükran borçluyum galiba..


5,5   /10