Her yeni vizyon başlangıcında yâni
her hafta gösterime giren -elbette sadece izleyebildiğim- yeni
filmler hakkında kısacık notlar yazayım diyorum..
Bunu yapmak hemen şimdi aklıma
geldi..
Valla!
Nasıl olacağı hakkında ise hiçbir
fikrim yok..
Bi başlayayım diyorum..
Nasıl olur, nasıl gider?.
Sürekli mi olur, yoksa gelecek
hafta falan unutulur da başka bir şey mi olur?.
Amaan! Dert ettiğim şeye bak!
Sırtımda yumurta küfesi mi var
allasen!
Var olan küfeleri de bir bir attım
zaten..
Attım da rahatladım..
Dünyayı kurtaramayacağını -onu
bırak- bir insanın tek bir önyargısını dahi -kendi
istemeden- değiştiremeyeceğimi, bundan kırk yıl önce
anlamış bir adamdım oysa ben..
Niye kendimi hâlâ zora
sokmaya meyilliyim, bilmiyorum..
Aynıyız aslında hepimiz..
Ölüp gitmeden önce-
eğlendiriyoruz kendimizi işte..
Herkes kendi meşrebince..
Onurunla ekmek parası kazanmak,
karnını, ruhunu doyurabilmek -bir de- haksızlığa karşı durmak
dışında her şey palavra..
Daha fazla iş, daha fazla maiş, daha
fazla ciddiyet, daha fazla ego..
Hepsi fasa fiso..
Hadi buyrun başlayalım..
Yaşları icabı- kafaları habire
cinselliğe çalışan üç liseli ergeni, yaşı
geçkin bir kadını kullanarak kurdukları seks tuzağına
düşüren, bağnazlığın tepe noktasını yakalamış bir
tarikat, filmin hareket noktası..
Allah'ın bahşettiği hormonların
kurbanı olan bu zavallı gençlerin yaptığını, aynı
Allah'a hakaret olarak değerlendirerek, onları işkenceyle
öldürmeye kalkışan bu gözü dönmüş
dinci canilere kim dur diyecektir..
Bağnaz dincileri olduğu kadar, ABD
adalet sisteminin ve güvenlik güçlerinin -bana hiç
de yabancı gelmeyen- cana kastedici tutum ya da salaklıklarını da
cesurca eleştiren film, bu haftanın en kaliteli yapımı..
Müritlerini konuşarak âdeta
hipnotize eden bir vaizi canlandıran Michael Parks ve şahane bir
komiser tipi çizen John Goodman'ı izlemek ise ayrı bir
zevk..
4 /5
Yönetmen: Kevin Smith
Senaryo: Kevin Smith
Oyuncular: Michael Parks, John Goodman,
Melissa Leo, Michael Angarano
Yapım: 2011, ABD, 88 dk.
Hollywood'a senaryo yetiştirmekten
gına gelmiş, iyi bir roman yazmanın hayalini kuran bir yazar ve
evlenmeyi düşündüğü kız ve de kızın
ebeveyninden oluşan ABD'liler Paris'te..
Owen Wilson'ın canlandırdığı,
nispeten entelektüel yazarın, romantizmin ve sanatın başkenti
Paris'ten bekledikleriyle, zengin ama beyinsel faaliyetler açısından
oldukça sığ ailenin bekledikleri farklıdır..
1920'ler Paris'inin göz kamaştırıcı
edebiyat ve sanat dünyasının hayranı olan yazar, bir yolunu
bulup da o şahane geçmişe bir gidebilse öyle mutlu
olacaktır ki..
'Herkesin ya da her kuşağın
nostaljisi kendine' ana fikirli filmin tek güvendiği sinemasal
'buluş' da işte bu 'geçmişe yolculuk' fantezisi oluyor..
Ki film bunu, elbette Woody Allen'ın muazzam
tecrübesiyle en iyi şekilde kullanıyor..
Owen Wilson, konuşmasından
tavırlarına, her hâliyle 'genç' bir Woody Allen’ın biraz
daha yakışıklısı gibi..
Belli ki Allen, genç olsa zevkle
oynayacağı bir rolü -kerhen- Wilson'a bırakmış görünüyor..
Filmin açılışındaki -oldukça
da uzun süren- 'kartpostal fotografı' kalitesindeki Paris'ten
turistik görüntüler geçişi, başka bir
yönetmenin işi olsa tam bir fiyasko olarak nitelendirilirdi..
Yönetmen Woody Allen olunca
görmezden gelmek, elbette en doğru hareket olsa gerek..
3.5 /5
Yönetmen: Woody Allen
Senaryo: Woody Allen
Oyuncular: Owen Wilson, Rachel McAdams,
Marion Cotillard, Kathy Bates
Yapım: 2011, İspanya / ABD, 94 dk.
Bu film, 2007 yılında düzenlenmiş
bir yarışmanın sonucunda seçilen beş adet kısa metrajlıyı
bir araya getirme projesi..
Bana göre, konu farklılıklarına
rağmen ortak bir mekân ve duygu atmosferi sağlanmış dört
kısayla, bunlara âdeta yamanmış gibi duran Küçük
Bir Hakikat adlı komediden oluşan film her şeye rağmen
-göreceğini hiç sanmıyorum ama- seyirci ilgisini hak
ediyor..
En azından, 'üvet evlat' kısa
filmlerin, sinemalarda gösterime sokulmasına yönelik
alkışlanası bir çaba olarak görüyorum..
Keşke ilerde de yapılabilecek bu tür
projelerin öncüsü olabilse diyor, özellikle Açık
Yara ve Kül'deki 'has sinema' kokusuna hayran olduğumu; Moto
Guzzi'nin inceliğini, Zilo'nun da şirinliğini pek sevdiğimi
söylemek istiyorum..
3 /5
Yönetmen: Özcan Alper (Moto
Guzzi), Zehra Derya Koç (Kül), Ülkü Oktay
(Zilo), Ahu Öztürk (Açık Yara), Emre Akay (Küçük
Bir Hakikat)
Yapım: 2011, Türkiye, 81 dk.
Son James Bond'umuz Daniel Craig'le şu
sıralar pek sık görüşmeye başladık..
Cowboys & Aliens'in gözü
pek kovboyu bu kez, Will Atenton adında bir 'garip' adam rolünde..
Filmin başında, emekli olmakta olan
başarılı bir yayınevi editörü olarak tanıdığımız
Will'in, filmin ortalarında bu 'garip'liğine tanık oluyoruz ki
şaşırmamak elde değil..
Yine bir klasik 'Perili Köşk'
hikâyesi izleyeceğiz diye puflarken gelen bu 'Perili Kafa'
sürprizi pek hoşuma gidiyor..
Film, 'psikolojik gerilime dönüşme'
olayını gayet iyi ve kendine yaraşır dinginlikte götürüyor
derken, finale çıkan yolda -gizemli mevzuyu akla uygun bi şekilde açıklama çabasıyla birlikte- öyle kötü
bir karambol yaratıyor ki hemen her şey mahvoluyor..
Anlamsız ve kim kime dum duma bir
aksiyonla finali görmesi de cabası..
2.5 /5
Yönetmen: Jim Sheridan
Senaryo: David Loucka
Oyuncular: Daniel Craig, Rachel Weisz,
Naomi Watts
Yapım: 2011, ABD, 92 dk
Kuyumcu ustası genç Yusuf,
nefes almakta zorlanan karısını hastaneye yatırır..
Komşu yatakta başından yaralı
olarak yatan, mafya özentisi bir pezevengin ağına takılmış
Rus kızı Elena, zamanla ve tesadüfler sonucunda Yusuf'un ilgi
alanına girer gibi olacaktır sanki!
Adana Altın Koza'da seyrettiğim -hem
de- 'en iyi yönetmen' ödülünü kazanmasını
ise hayretle karışık meşum bi kahkahayla karşıladığım Eylül,
belki iyi niyetli bir çalışma ama asla iyi bir film değil..
Zaten pek bi matah olmayan hikâyesini
anlatmakta pek başarılı olamayan, yine de haddini bilen bir
yönetmenin toparlayıcı dokunuşlarıyla durgun bir şekilde
ilerleyen bu 'küçük' ve vasat filme fazlasıyla
gösterilen bu jüri ilgisini ben pek anlayamadım, anlayan beri
gelsin ve de -bi zahmet- bana da anlatsın..
1.5 /5
Yönetmen: Cemil Ağacıkoğlu
Senaryo: Cemil Ağacıkoğlu
Oyuncular: Turgay Aydın, Görkem
Yeltan, Elena Polyanskaya
Yapım: 2011, Türkiye, 88 dk.