28.7.11

Win Win :: Herkes Kazanmak İster



Sabahları koşarak formunu korumaya çalışan, kırklı yaşlarda bir avukat olan Mike Flaherty (Paul Giamatti), karısı Jackie (Amy Ryan) ve iki küçük çocuğuyla bir banliyöde yaşamakta; 'gül gibi' mesleğine karşın da kıt kanaat geçinmektedirler..

Ayrıca Mike, gençliğinde güreşmiş, ama tıpkı şimdi yaptığı avukatlık gibi onda da pek başarılı olamamış eski bir sporcu olarak, bir lisenin güreş takımını, koç yardımcısı arkadaşı Vigman (Jeffrey Tambor) ile birlikte çalıştırmaktadır..

Şu sıralar -dâvâ azlığından- baya bi geçim sıkıntısı çeken, hatta bu yüzden her tarafı dökülmekte olan bürosunu tamir bile ettiremeyen Mike, diğer avukat arkadaşlarını arayarak fazla müşterilerini kendine yönlendirmelerini isterse de ondan da bir sonuç çıkmaz..

Avukatlığını yaptığı bir kaç müvekkilinden biri de, bunama belirtileri gösteren yaşlı Leo (Burt Young)'dur..



Başka bir kentte yaşayan, yıllarca görüşmediği problemli ve alkolik kızı Cindy (Melanie Lynskey)'den başka, hayatta kimsesi olmayan bir adam..
Durumundan dolayı devletin, kendisine bakacak bir vasi aradığı Leo'nun, hâli vakti yerinde bir adam olması, dürüst bir avukat ve namuslu bir aile babası olan Mike'ın aklına -tabii ki şeytanın kışkırtmasıyla- bir hinlik gelir..

Hastalığı nedeniyle kimselerin ciddiye alıp da kulak asmadığı yaşlı adamın vasiliğini -avukatı olarak- aldıktan sonra, onu bir huzurevine yerleştirmenin, aylık bin beş yüz dolarlık vasilik ücretini de böylece cebe indirmenin planını yapan Mike, bunu başarıyla da gerçekleştirir..

Avukatımız bir gün, vasisi olduğu Leo'nun evinin kapısında bir gencin oturduğunu görür..
Sarıya boyalı saçları hemen fark edilen bu oğlan, Leo'nun hayırsız kızından doğma torunu Kyle (Alex Shaffer)'dir..
O, tabii ki daha önce hiç görmediği dedesinin yanında kalmak için buraya gelmiş -daha doğrusu- anasının yanından kaçmıştır..




Kahramanımız Mike, saçlarının yanı sıra vücudunu süsleyen dövmelerle de dikkati çeken Kyle'yi, dominant bir kadın olan karısının onayından sonra ve tabii biraz da mecburen evine alır..
Bu topuz gibi oğlanın iyi bir güreşçi olduğunu öğrenince de çocuğu en iyi şekilde ağırlamak onun açısından artık zevkli bir eyleme dönüşür..

Karısı tarafından evden kovulmuş bir garip adam olan -Mike'ın 'patavatsız ve neşeli' arkadaşı- Terry (Bobby Cannavale)'nin de -zorla- çalıştırıcı kadrosuna girdiği 'güçsüz' güreş takımı, süper bir yetenek olan Kyle'nin katılımıyla müthiş bir ivme kazanır..




Ciddi ve sert görünümüne, kafasının dikine giden tavrına karşın -Mike ile karısı gibi- kendisiyle 'insanca' diyaloğa girenlere karşı son derece saygılı davranan, daha hayatının baharında kötü deneyimler yaşamış Kyle -çok belli ki- kendisine verilebilecek bir ikinci şansın peşindedir..

Mike açısından, işler tam da rayına girmiş gibi görünürken, dede Leo'nun -para kokusu almış- kızı Cindy, birdenbire kıymete binen babasına ve oğluna sahip çıkma bahanesiyle, bahtsız avukatımızın kapısına dayanmaz mı..

Bir Olgun İnsan Olarak Mike

Demans hastalığının pençesindeki yaşlı adamın -aslında- huzurevinde değil de kendi evinde yaşamak istediğini bilmek ve buna rağmen kendi menfaatinin gereğini yapmak, 'iyi aile babası' avukatımızın ne kadar umrundadır?
İşte komedi yönü daha ağır basan bir film olarak Kazananlar Kulübü, bu küçük ama ciddi sorusunu -sessizce- soruyor ve aynı nezaketle de bağırıp çağırmadan yanıtlıyıveriyor..




Kendiliğinden ünlü 'filozof yazar' N.S.,"Kuşkusuz ki insan, istisnasız olarak, çıkarının olduğu yeri kollar ve oraya yanaşır." tesbitini, yazılarına süs olsun deyu yapmamıştır..
Ve siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu dev yazarımız ibret dolu bu cümlesine -mealen- şu eklemeyi de yapmıştır: "Bunda kötü ya da yanlış bir taraf yoktur.. Tamamen hayatta kalma dürtüsünün bir sonucu olarak insan böyle davranmaya mecburdur."

İşte tam da bu olağanüstü tesbitin olağan tezahürünü bu müstesna filmde görüyoruz..
Her hâliyle ahlâklı ve iyi bir insan olan Mike, bütün sorumluluğunu üstlendiği ailesini ele güne muhtaç etmeyecek bir çıkar uğruna, muhatabına aslında hiçbir zararı dokunmayan, ancak onun isteğine de aykırı bir kararı mahkemeden çıkartmıştır..




Bu seçimiyle, avukatımız oldukça güç durumlara da düşer belki ama, sonuçta aynı menfaatte gözü olan insanlarla durum bir dengeye kavuşur..
En azından, bir süredir bu yüzden 'huzursuz' olan Mike'ın rahatladığını ve finalde de kendi ahlâk anlayışına daha uygun bir tercih yaptığını görürüz..

Aslında, şu zamanın berbatlığı yanında önemsiz duran, ancak 'namuslu' kalabilmişler için oldukça ciddi bir insanlık durumunu film, son derece doğal bir mizahla tatlandırılmış senaryosuyla, gereksiz bir ajitasyona hiç prim vermeden, çok iyi ortaya koyuyor..




Daha önce yazıp yönettiği The Visitor/ Misafir ve The Station Agent/ Hayatın İçinden ile şahane bir kariyeri başlatıp da sürdüren Thomas McCarthy, yine aynı sağlamlıkta devam ediyor..

Win Win, Paul Giamatti ile Amy Ryan başta olmak üzere, parlak oyunculuklarla süslü, dram ve komedisi dengeli, hem eğlenceli, hem de dokunaklı bir film..


  
Yönetmen: Thomas McCarthy
Senaryo: Thomas McCarthy (Joe Tiboni ile ortak öyküsünden)
Oyuncular: Paul Giamatti, Amy Ryan, Bobby Cannavale, Jeffrey Tambor, Burt Young, Alex Shaffer
Yapım: 2011, ABD, 106 dk.

  4 / 5


(İşbu yazının 'bir kısmı' Tersninja.com'da yayınlanmıştır)